Gölge Taşı ve Ofisteki Sır
DİYARBAKIR OFİS ESCORT tarihi surlarının gölgesinde, modernleşmenin en hızlı yaşandığı bir bölgede, yeni bir iş merkezi yükseliyordu. Eski taş yapılarla çevrili bu plaza, gelenek ile modernliğin tam ortasında bir köprü gibi duruyordu. İçinde hukuk büroları, emlak şirketleri, finans danışmanları ve teknoloji girişimcilerinin bulunduğu ofisler vardı. Fakat bu binada çalışanların bilmediği bir şey vardı: Burası yalnızca bir iş merkezi değil, aynı zamanda eski bir sırrın da saklı olduğu bir yerdi.
İşte bu binanın en üst katında, Elif adında genç bir emlak danışmanı çalışıyordu. Diyarbakır’ın
OFİS ESCORT tarihi dokusuna hayran biri olarak, işine büyük bir tutkuyla bağlıydı. Özellikle eski taş konakları satmayı seviyordu, çünkü her birinin anlatacak bir hikayesi vardı. Ancak son zamanlarda ofiste garip şeyler olmaya başlamıştı. Bilgisayarlar kendi kendine açılıyor, ofis kapıları kilitli olmasına rağmen gece açık bulunuyordu ve bazen içeride fısıltılar duyuluyordu.
Bir akşam, Elif mesaiye kaldığında bir müşterisinin dosyasını incelerken ofisin duvarındaki eski taş parçasına eli değdi. Taşın dokusu diğerlerinden farklıydı; pürüzsüz ve soğuktu. Merakla dokunduğu anda bir şey oldu—duvarda hafif bir titreme hissetti ve taşın içinden bir rüzgar esti. Elif, şaşkınlıkla geriye çekildi.
OFİS ESKORT Aynı anda odadaki lamba titredi, sanki birisi ona bir mesaj vermeye çalışıyordu.
Ertesi gün, merakı iyice artan Elif, bu taşın ne olduğunu öğrenmek için araştırmaya koyuldu. Diyarbakır’ın en eski tarihçilerinden biri olan Mehmet Hoca ile iletişime geçti. Ona, ofiste bulunan bu garip taş parçasını anlattığında, Mehmet Hoca’nın yüzü aniden ciddileşti.
“Senin bahsettiğin şey… Gölge Taşı olabilir,” dedi titreyen bir sesle.
Elif, heyecanla daha fazlasını öğrenmek istedi. Mehmet Hoca, Gölge Taşı’nın Diyarbakır’ın eski efsanelerinde geçen kayıp bir taş olduğunu anlattı. Söylentilere göre bu taş, eski ustaların işlediği nadir bir mücevherdi. Üzerine kazınan özel semboller sayesinde sahibine geçmişi görebilme yeteneği veriyordu.
DİYARBAKIR ESCORT Ancak taşın yanlış ellerde büyük felaketlere yol açabileceği de söyleniyordu.
Bu bilgiyle iyice meraklanan Elif, ertesi gece tekrar ofisine gitti. Elinde bir fener, duvardaki taşa yeniden dokundu. Bir anda etrafını morumsu bir ışık sardı ve gözleri önünde bir görüntü belirdi. Sanki zaman geriye sarılmıştı. Binanın olduğu yerde eskiden bir kuyumcu dükkanı vardı ve içinde yaşlı bir usta, elinde parlayan bir taşla çalışıyordu. Ancak bir gece, dükkanına giren maskeli adamlar onu esir almış ve taşı çalmaya çalışmıştı. Yaşlı usta, taşın yanlış ellere geçmesini istemediği için onu bir duvarın içine gizlemişti. Görüntü aniden silindi ve Elif kendini tekrar ofisinde buldu.
Şimdi ne yapması gerektiğini biliyordu. Taşı yerinden çıkartıp Mehmet Hoca’ya götürdü. Hoca taşı inceledikten sonra onun gerçekten Gölge Taşı olduğunu doğruladı. Ancak taşın hâlâ büyük bir gücü vardı ve kötü niyetli kişiler onu arıyordu.
Ertesi gün,
DİYARBAKIR ESKORT Elif’in ofisine gizemli bir adam geldi. Siyah bir takım elbise giymiş, gözleri soğuk ve ifadesizdi. “Burada olduğumu biliyorsun,” dedi alçak bir sesle. “Bana taşı ver.”
Elif, onun bu taşın peşinde olduğunu anladı ve cesurca, “Ne taşından bahsettiğinizi bilmiyorum,” diyerek yalan söyledi. Adam bir süre ona baktı, sonra arkasını dönüp çıktı. Ama Elif, bu işin burada bitmediğini biliyordu.
Gölge Taşı artık tehlikedeydi. Elif, Mehmet Hoca ile birlikte taşı Diyarbakır’ın surlarının altındaki eski bir tünelde saklamaya karar verdi. Gece yarısı, gizlice surların altındaki tünellere girdiler ve taşı kimsenin bulamayacağı bir yere gömdüler.
O günden sonra ofisteki garip olaylar sona erdi. Ancak Elif, her gece taşın hâlâ orada olduğunu, eski ustaların ruhlarının onu koruduğunu hissediyordu. Ve belki bir gün, bu taşın gücü doğru bir kişi tarafından yeniden keşfedilecekti.
Ama o güne kadar… Gölge Taşı, Diyarbakır’ın derinliklerinde, tarihinin bir parçası olarak kalacaktı.